Migren %80 oranında kalıtımla geçen, her yaşta başlayabilen, kısa ve uzun aralıklarla tekrarlayabilen, periyodik, hemikranial (yarımbaş ağrısı), zonklayıcı başağrısıdır. Genelde bulantı, kusma, fotofobi (ışığa hassasiyet) ve sese hassasiyet sözkonusudur.
Migren krizinde düşen plazma serotonin seviyesinde artışa sebep olur. Bu seviye dengelenir.
Serotonin seviyesi dengede olduğu için temporal arterde dilatasyon gelişmez. Kanda serbestleşen ağrı uyaranlarının konsantrasyonu akupunktur uygulaması ile düşer.
Migrene sebep olan olaylar zinciri, biyokimyasal maddelerin plazma konsantrasyonlarının normal değerlerde olması ile kırılmış olur. ( Akupunkturun homeostatik - dengeleyici- etkisi)
Migreni geçirmek için modern tıp, ilaçların yan etkilerini kabul etmek zorunda kalmaktadır. Bunun yanında tedavi olarak ilaç kullanmakla hastalık tamamen iyileşmemekte, sadece nöbetlerin sıklığında azalma sağlanabilmektedir.
Migren tedavisinde akupunktur uygulamasının kullanılmasında, olgunun migrenden tamamen kurtulma şansı %80’lerin üzerinde bulunmaktadır. Bu tedaviyi uygulayanlar olarak bu başarı oranı hepimizce bilinmektedir.
Her geçen gün, ilmi çalışmalar yapılarak aydınlığa kavuşturulması için uğraş verilen akupunkturun sayısız fenomeni henüz açıklığa kavuşturulamamıştır. Ama bu durum, akupunkturun varlığının ve tedavide uygulanabilir oluşunun göz ardı edilmesini haklı göstermez.